16 Kasım 2012

ANKARAAAAAA ANKARAAAAA GÜZEL ANKARA!

Başlıktan da anlaşılacağı üzere döndüm!

Evet! Döndüm!

Evet sonunda evimdeyim, döndüm!

Döndüm ve çok mutluyum. Tamam, Bodrum'da da yine bizim evimizdeydim ama insanın kendinin kendi evisi kadar güzelisi yokmuş! (Saçmakelimelerimden de anlaşılıyor herhalde evde olmayı ne çok özlediğim...)

Önceki yazımda hatırlarsanız eğer "haftaya Cuma innnşallah evimde olacağım, size oradan sesleneceğim" diye yazmıştım ya... Hah! İşte o Cuma olmadı, yine dönemedik! Bu sene bilet değiştirme, bilet yakma işlemlerimiz sonucunda Pegasus ve Türk Hava Yolları 2012 yılı net karının en az yüzde onunu benim/bizim bilet işlemlerinden elde etti desem çok da abartmış olmam sanırım...

Yeğenimin (Sarah) doğumgünü geçti, 13 Ekim'di. Bu yaz geldiğinde çok beğendiği Mustafa Ceceli'nin cd'sini almıştım ona göndermek için. Ama bir hafta diye gelip böyle uzun kalınca onu da kaçırmış oldum. Geçen gün kartını hazırlayıp anca gönderebildim. Kartı hazırlarken fotoğrafladım, en kısa sürede paylaşacağım burada...

Annemle beraber döndük Bodrum'dan. Babam bizden iki gün sonra geldi arabayı kullanan kişiyle beraber. Her sene tekrarlanan sahne bu sene de bizi şaşırtmayarak yeniden gerçekleşti. "Sadece iki bavulla döneceğiz Ankara'ya" planı bu sene de işlemedi ve dönüşümüz (tıpkı gidişimiz gibi) bir araba dolusu eşyayla oldu! Arabaya sığdırmak mesele, eve taşımak mesele, dolaplara yerleştirmek mesele. Ama biz azimle yıllardır hiç vazgeçemedik bundan, ağzımızda hep aynı cümle: "Seneye iki çantayla gidip iki çantayla döneceğiz...". Hayırlısı...

Anlatacak paylaşacak öyle çok şey var ki aklımda... Sırayla gideceğim.

Geçen haftasonuna doğru internet üzerinden Tchibo'dan verdiğim siparişlerim geldi. "İndirim" reyonundan seçmiştim, daha önceki bir temaya ait olan ama fiyatları tema zamanına göre daha uygun olan. Bakmak isterseniz şu an hala satıştalar. Ben aldıklarımı göstereyim hele bir :)

















Kesme tablası aldım. "Tabla" ismini ben koydum. Tam adı nedir bunların bilmiyorum ama çok kullanışlı olduklarını söyleyebilirim. Fiyatı mı? 22.95 TL.


















Onda sonra yine bende takıntı haline gelmeye başladığını hissettiğim şablonlardan aldım. Biliyorsunuzdur daha önceki yazılarımdan, birşeye kafayı takıyorum ve takış o takış. Bıktırana kadar alıyorum, topluyorum, biriktiriyorum. Pasta kalıplarıydı, renkli kek kağıtlarıydı, kalemdi, bantlardı... Bunun fiyatı ise 19.95 TL. 4 ayrı temalı şablon seti var içerisinde.

















Stencil aldım yine. Boyutları büyük. Yani duvar süslemesi gibi büyük alanlar için daha uygun gibi. Ama olsun ben yine de aldım. Nooooooluuuur... noooolmaz! :) Tam fiyatını hatırlamıyorum ama 1o TL.nin altındaydı.


















Yaptığım kartların vazgeçilmezi olan renkli kartonlar! 10 farklı renkte ve herbirinden 5'er tane. A4 kağıt büyüklüğünde. Açık renkte olanlardan birini yeğenimin doğumgünü kartı için çoktan kullandım bile! Bunun da set fiyatı 18 TL civarındaydı.


















Bunlar da ince renkli bantlar. Henüz denemedim ama bana (bir zamanlar) çalışırken kullandığım şerit daksilleri hatırlattı. Farklı desenleri ve kalınlıkları var. Yedeklerinin olmaması daha doğrusu satılıyor olmaması bir dezavantaj tabi ki. Ama denemek için bile olsa almak istedim... Fiyatı? 15 TL civarında.

















Aldıklarım bunlar ama bunları da seçerek aldım. Seçenek çok! Offffffff! Bu Tchibo beni öldürecek! Al al çeşit bitmiyor ki bir türlü...

Bu arada kışın başlamış olan renkli oje takıntım tüm yaz boyunca da tüm hızıyla devam etti. Süpermarkette bile satılıyor olmaları, küçük paralarla alınıyor olmaları, renk çeşitlerinin sınırsız hale gelmesi, benim sürekli tırnaklarımı kazıyıp yenisini sürme isteğim gibi sebepler sürekli oje almama neden oluyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi alışveriş merkezlerine ve işlek caddelere neredeyse sadece oje satan, bin çeşit oje satan, binbir ayrı çeşit oje satan... mağazaların da açılıyor olması benim bu takıntımı daha bir körüklüyor, coşturuyor! Oturup şimdi burada neler aldım diye teker teker anlatmayacağım ama simli, parlak, yanar dönerli ojelerden boooool bol aldığımı belirtmek istiyorum. Sanırım oje imalatçıları sonunda beni farkettiler ve üretime geçtiler! İmdat!!!

Dün spor salonuna Eylül'de biten üyeliğimi yeniledim. 1 yıllık. Gerçi 6 ayı çeşitli zorunlu sebeplerle + kendi uydurduğum olmayan sebeplerle devam etmiyorum ama gidebildiğim 6 ayın bile faydasını görüyorum. Özellikle belide ve dizimde. Belimdeki sorundan söz etmiştim daha önce. Dizimdeki sorunum ise menisküs yırtığı sebebiyle ameliyat olmam, herşeyin harika olması ama kısa bir süre aynı dizimin üzerine merdivenlerden uçarak düşmem!!! Şimdilik idare ediyorum ama en büyük sorun yokuş aşağı yürüdüğüm zaman ortaya çıkıyor. Ve soğuklarda hissettiğim ağrı... Doktor da aynı şeyi söylüyor fizik tedavi de; Spor, egzersiz, spor, egzersiz, yüzme, spor, egzersiz, yüzme....


Bodrum'dan döndükten birkaç gün sonra epey önceden ayarlanmış 3 günlük bir İstanbul'um oldu. Biliyorsunuz orayaı nasıl sevdiğimi :) Bu defa farklı bir sebeple gittim; ilkokul arkadaşlarımla buluşmaya. Arkadaşlarım dediysem de hepi topu 4 kişiydik ama olsun yine de heyecan vericiydi... Facebook sayesinde oldu elbette! Biri İsviçre'den geldi, diğeri Londra'dan. Ben Ankara'dan, 4.kişi ise İstanbul'dan. Çok güzel birgün geçirdik. Bir güne sığabilecek herşeyi yaptık sanırım. Konuşacak, anlatacak öyle çok şey vardı ki... Bu arada tamamen tesadüfi olarak bulduk ki Yaşar'ın konseri varmış!!! Amanın! Bir de ona gittik. Ne sevindim ne mutlu oldum anlatamam :)

Hava da çok güzeldi şansıma. İstanbul'da yaşayan birkaç arkadaşımı da görme fırsatım oldu. En keyifli anlarımdan biri de Anadolu tarafından karşıya geçmek için bindiğimiz vapurda geçen zamandı...

İki saat sürsün istedim ama hemen vardık karşıya! Kızkulesine de baktım doya doya!

Bir kere daha anladım ki ben İstanbul'da yaşamalıyım, her yerini keşfetmeli, gitmediğim, görmediğim, girmediğim bir yerini bırakmamalıyım... Kısmet artık...!

Bu arada dönüşüm biraz buruk oldu ama...

Neyse...


Bu arada cep telefonumun üzerine, fotoğraf çektirmek için poz vermeye çalıştığımız bir sırada, bir bardak dolusu bira döküldü! Önce biraz üzüldüysem de bunun aslında almak istediğim cep telefonu için güzel bir fırsat olduğunu farkettim! Çok polyanayım ama olsun! İşe yaradı, bir hafta kadar telefonsuz kaldım ama sonuç: epeydir istediğim cep telefonu yanıbaşımda :)

Bu arada hazır Yaşar demişken belirtmek istedim, 28 Aralık'ta bu defa Ankara'ya geliyor. Gider miyim? Eveeeeet! Biletleri ayarladım mı? Eveeeet! Hatta ayarlamakla kalmayıp dün gidip aldım mı? Yine eveeeeeeeeeeeet! Biraz sabırsız mıyım ne?!?!?!?

Neyse efenim...

Benden şimdilik bu kadar! Sadece geldim ve normal hayatıma geri döndüm demek istedim...

Kendinize iyi bakın, iyi olun ve güzel bir haftasonu geçirin...

Sevgiler :)






5 yorum :

  1. Hoşgeldin evine.Ben de Didim'e gidince Ankara burnumda tütüyor.Halbuki Didim'de benim evim.O yüzden anlıyorum seni.Ayrıca o bavul muhabbeti bizde de her yıl oluyor.Hiçbir zaman eksilmediler ama.Aldıklarının hepsi çok hoş güle güle kullan.Ben de bir çok şey almıştım Tchibo'dan. Özellikle şeritli bantlar çok hoşuma gitmişti ama kullanmaya kıyamıyorum.Geçen gün office1 superstore'da gördüm sadece 1 tane var pakette 4 lira gibi birşeydi.Bulut desenli belki bakmak istersin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hımmmmmm... İstemez miyim??? Haftasonu zaten alışveriş merkezinde ufak bir işim vardı, gitmişken de Office 1'i ziyaret etmez miyim, teşekkürler :)
      Bu arada belli ki gözleri "tarayıcı" şeklinde etrafı kollayan bir tek ben değilim, ne güzel...
      Sevgiler + mutlu cumartesi pazarlar :)

      Sil
    2. Rica ederim.Aynen uzun zamandır dışarı çıkınca gözüm hobi malzemelerinden başka bir şey görmüyor.Sevgiler.

      Sil
  2. demet hanım istanbul güzel şehirdir. dönmek insanın içini burkar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevgili "Adsız"...

      Çooook çok haklısınız... İstanbul güzel bir şehir. Güzel... büyülü... ve insanın bir parçasını hapseden, geri vermeyen ve hep gitmek istediğiniz bir şehir...

      Sil